Büyük menderes Havzası’na bereket getiren ve Ege Denizi’ne dökülen 548 kilometre uzunluğundaki Büyük Menderes Nehri, çöp sorunuyla karşı karşıya. Nehrin kıyısında bulunan zeytinyağı fabrikalarının atık sularını dereye bırakması ve evsel atıklar, nehrin suyunun siyaha dönmesine ve kirlenmesine neden oluyor. Nehirdeki kirlilik, hem canlı yaşamını hem de tarihi ve kültürel mirası olumsuz etkiliyor.
Söke’ye bağlı Sarıkemer Mahallesi’nde bulunan tarihi Taşköprü, bu kirliliğin en çok hissedildiği noktalardan biri. Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun kararı ile 1982 yılında tescil edilen köprü, tarihi açıdan önemli bir kültür varlığı. Ancak köprünün arkasında biriken çöpler, hem köprünün yapısına zarar veriyor hem de nehrin akışını engelliyor. Köprünün tuttuğu çöpler, özellikle plastik atıklar, Ege Denizi’ne doğru gidiyor. Bu da Türkiye’nin en önemli korunan alanlarından biri olan Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nı kirletiyor.
Bu soruna çözüm bulmak için yaklaşık bir ay önce müracaat edilen kurum tarafından dün Taşköprü’ye bir kepçe gönderildi. Ancak yapılan temizlik çalışması, çöpleri bertaraf etmek yerine, tekrar nehrin diğer tarafına atmakla yetindi. Yani “Su götürür” mantığıyla hareket edilerek, çöpler Ege Denizi’ne akıtıldı. Bu da hem çevre hem de sağlık açısından büyük bir tehlike oluşturdu.
Tarihi köprünün arkasında biriken çöplerin temizlik çalışmaları, yapının tescilli olması nedeniyle İzmir Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü ve KUDEP denetiminde yapılması gerekirken, sadece bir kepçe ve operatörüyle yapılan çalışma, korumaya uyumlu olmadığı gibi, çöplerin bertarafında da yanlış bir uygulamayla gerçekleştirildi. Bu durum, hem köprünün hem de nehrin geleceğini tehlikeye attı.
Büyük Menderes Nehri’ndeki çöp skandalı, hem çevre hem de kültür mirası açısından büyük bir duyarsızlık örneği. Nehrin ve köprünün korunması için gerekli tedbirlerin alınması, çöplerin toplanması ve bertaraf edilmesi, yüzer bariyerlerin kurulması, zeytinyağı fabrikalarının atık sularını dereye bırakmaması, vatandaşların çöpleri doğaya atmaması gerekiyor. Aksi takdirde, hem Ege’nin bereketi hem de tarihi köprü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.